Yalçın Bayer

Yörüklerin dumanı

9 Mayıs 2024
Doğa ile iç içe yaşadıkları için doğanın dilini bilirler.

Doğaseverdirler çünkü doğaya daima ihtiyaç duyarlar ve de doğayı ihtiyaçları kadar tüketirler. Biz çocukluğumuzda atık suları sokağa değil, ağaç diplerine dökmeyi öğrendik. Mesela yörükler otları kökünden değil filizinden koparırlar ki tekrar filiz versin diye. Guguk kuşu ötünce bahar gelmiştir ve bu yayla göçünün sinyalidir. Keçilerin bir günde kıllarının dibinden üşümemeleri için hışır denen tüyler çıkar ki bu havanın soğuyacağı anlamına gelir ve yayladan sahile dönüş başlar. Vücuttan hışır dökülünce de havalar ısınıyor demektir ve yayla göçü başlar.

Yörükler, dağları savaş için değil üretim için kullanırlar. Bir aile yüzlerce keçi yetiştirir, ülke ekonomisine katkı sağlar.Göç sırasında hayvanları bazen köylülerin bahçesine girer. Onlar mahkemeyle ya da kavgayla zaman kaybetmek istemez, zararı tazmin eder geçerler. Çünkü mevsimi kaçırmadan yollarına devam etmeleri gerekir hayvanlarını otlatmak için göçe devam ederler. Yani refleks olarak barışseverdirler.

ATATÜRK DEMİŞTİR Kİ...

Yörük göçünün başında kadın vardır. Kadın çok değerlidir. Doğurgan, üretken ve özgürdür. Çadırın ortasındaki çadırı ayakta tutan direk, erkeği temsil eder. Çadırın iç düzenini kadın sağlar ve yerine göre tek başına dağda davar güder. Çadıra mahkum değildir. Göçer toplum oldukları için enstrümanları da cura, sipsi, kaval, ıklığ gibi taşınabilir küçüklüktedir.

Yukarıda bahsettiğim gibi barışseverdirler ama yurt savunmasında en önde yer alan yiğitlerdir. Onun için Mustafa Kemal Atatürk “Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” demiştir. Babasının da Karaman’dan Manastır’a oradan Selanik’e yerleşen Yörüklerden olduğu bilinmektedir.

Bu kültür dansları ve müzikleri ile dejenere edilmeden yaşatılması gereken değerlere sahiptir. Halkın kültürü olan bu farkındalık öncelikle yerel yöneticilerce desteklenmelidir. Çünkü yerel hizmetler sadece yol, kanalizasyon vb değildir. Aynı zamanda halkının kendi kültürünü en iyi şekilde yaşatmaktır. Su boruları tamir edilir ama kültür bir kere kaybolursa geri gelmez.      Sümer EZGÜ-Sanatçı

CUMHURİYET GAZETESİ 100 YAŞINA BASTICUMHURİYET Gazetesi’nin önceki akşam Cemal Reşit Rey Konser salonundaki kutlamasında çok sayıda siyasetçi, yazar, gazeteci, akademisyen, sanatçı, okur ve yurttaşlar vardı. Etkinlikte belgesel gösterimi, dinletiler, yazar usta sanatçı Müjdat Gezen’in sahnelediği tek kişilik tiyatro oyunu, Cumhuriyet ve Fazıl Say’ın ve Erdal Erzincan’ın konserleri dikkati çekti. Etkinliğe 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç, önceki dönem CHP Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, Altan Öymen (Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu mazeret bildirdi), eski Eskişehir Büyükşehir Belediye Bakanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile belediye başkanları Cemal Tugay, Ahmet Akın katıldı. Ömer İnönü etkinliği izledi. Rahmi ve Ali Koç, Bülent Eczacıbaşı, Ali Ülker ile Ahmet Necdet Sezer mesaj gönderdi.

GÜNÜN HABERİ

Yazının Devamını Oku

Parti enflasyonu olur mu... 145. partiyi de ‘Kutlu Parti’ adıyla Prof. Dr. Halaçoğlu kuruyor

8 Mayıs 2024
YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resmi rakamlarına göre Türkiye’de tam 144 siyasi parti var.

Ünlü tarihçi ve eski Kayseri milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da ‘Kutlu Parti’ kuruyor ki 145 olacak. Parti enflasyonu da siyasette zirve yaptı. Pek çoğunun adını da genel başkanını da bilmiyorum.

Çok partili siyasi yaşam CHP’den ayrılan Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan’ın 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti’yi (DP) kurmasıyla başladı. 14 Mayıs 1950’de CHP’nin 27 yıllık tek parti devri sona erdi. 27 Mayıs 1960’ta demokrasiye askerî müdahale geldi.

Yaşatılan hukuk skandallarına tepki koyarak darbecilerle görüş ayrılığına düşenler emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala liderliğinde 11 Şubat 1961’de Adalet Partisi’ni (AP) kurdular.

Ancak 1961 ’kara yıl’ oldu. 16 Eylül 1961’de liberal muhafazakar yapısı ile AP merkez sağda merhum başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in partisiydi. Türkiye’ye dev yatırımlara imza atan ve ‘Barajlar Kralı’ ve ‘Baba’ lakabı verilen merhum Demirel’in partisinden kopmalar oldu. İslamcı kanat, Necmettin Erbakan önderliğinde Millî Nizam Partisi’ni, Liberal kanat ise Ferruh Bozbeyli önderliğinde DP’yi kurdu.

12 Eylül askeri darbesi ile tüm partiler kapatıldı liderlerine siyaset yasağı konuldu. 6 Eylül 1987’deki halk oylamasıyla siyaset yasağı kalktı. ‘Kurtar bizi baba’ sloganları ile 24 Eylül 1987’de DYP’nin genel başkanlığına seçildi.

DP, AP ve DYP merkez sağı yıllarca iktidarda tuttu. Ayrıca merhum Turgut Özal’ın siyasi yelpazede dört eğilimi birleştiren Anavatan Partisi merkez sağ iktidarının son parçası oldu.

Siyasi partiler elbette demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ancak 145 parti içinde doğrudan ‘merkez sağ’ diyebileceğimiz tek bir parti yoktur. Bugün mevcut siyasi yelpazede ‘merkez sağ’ siyasetini temsil etmek için bu hedefleri olan tüm partiler tek bir çatı altında toplanmalıdır.

DR. ÖZ’ÜN BİRLEŞME ÇAĞRISI

Yazının Devamını Oku

Hataylı soruyor ne yapacağız

7 Mayıs 2024
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, rezerv alanda yer alan az ve orta hasarlı binalarla ilgili belirsizliğin giderilmesini istedi.

Güzelmansur TBMM’de yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Hatay’da ilan edilen rezerv alanlarda tam bir belirsizlik var. Rezerv alanlardaki az ve orta hasarlı binalar ne olacak? Az ve orta hasarlı binalarda güçlendirme çalışmalarını başlatan, bu iş için 1,5-2 milyon lira para harcayan insanlarımızın durumu ne olacak? Güçlendirme çalışması neredeyse bitmiş, bir tek dış boyası kalmış insanımız ‘Ne yapacağım?’ diyor. ‘Bu binaları yıkmayacağız’ diyecek misiniz ya da yıkım kararı aldınız ‘Vatandaşın güçlendirme çalışmaları için harcadığı parayı ödeyeceğiz’ diye bir açıklama yapacak mısınız? Bu soru işaretlerini neden ortadan kaldırmıyorsunuz? İnsanları soru işaretleri içinde, evsiz, uykusuz, tedirgin bir şekilde yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Bakanlıktan acilen net cevaplar bekliyoruz.”

İSMAİLAĞA CEMAATİNE MAHMUT EFENDİ’NİN ÖĞRENCİSİ GETİRİLDİ

AHMET Fikri Doğan Efendi, Hasan Efendi’nin bundan bir süre önce rahmet-i rahmana kavuşmasının ardından halifesi olarak İsmailağa Cami-i Şerifinde irşat hizmetlerine başladı. Fikri Efendi, 1944 yılında Çanakkale, Ayvacık ilçesi Gülpınar nahiyesinde dünyaya geldi.  Ezine’nin Geyikli beldesinde teyzesinin himayesinde ilim tahsil hayatına başladı. Bu ilçede imamlık görevini ifa eden Mahmut Efendi’nin kayınbiraderi Ali Haydar Ahıshavi’nin ihvanından merhum İlyas Vanlıoğlu Hoca Efendi’nin yanında rahle-i tedrisinde Hasköy Kuran Kursu medresesinde Arapça tahsili gördü; daha sonra Mahmut Efendi’nin yanında ilim tahsili yaptı. Daha sonra Fatih Karaali Camii’nde müezzin-kayyım oldu, Fatih Hacı İsa Camii’nde hatip olarak atandı. 1999 yılında Mahmut Efendi’nin emri ile İsmailağa Camii’nde imam hatip olarak görev yaptı. 2009 yılında yaş haddinden dolayı imam hatiplik vazifesinden emekliye ayrıldı. Hasan Efendi’nin ölümünden sonra irşat hizmetlerinde göreve başladı.

BU HAKSIZLIĞI BİTİRELİM

ENFLASYONU tetikleyen ve toplumun kanayan yarası olan kiracı olayı bize yakışmıyor. Türk Borçlar Kanunu’nun 347. Maddesi’ne göre; 10 yılı dolduran konut ve işyeri kiralarında, kira sözleşmesinin sebepsiz (!) olarak feshedilmesi, insan haklarına aykırıdır. Kiracı faciası; olaylar ve cinayetlerle daha ne kadar devam edebilir! İnsanlığı yok sayan bir kanundur. Hukuki ve vicdani değildir. Ülkemizin yüzde 46’sı konut ve ticarethane olarak kiralıktır! Adil bir dünyamız olsun isteriz.

Yavuz KAYA-Yankı Dergisi

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Gürer: Et için doğru politikalar geliştirilmeli

3 Mayıs 2024
TİCARET Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, bütün ve parça dahil tavuk eti ihracatı, 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırıldı.

CHP Niğde Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, 2024 yılının ilk 3 ayında 87 bin ton tavuk eti ve dondurulmuş tavuk eti ihracatı yapıldığını, kalan 8 aylık süreçte ise ihracatın toplamda 80 bin tonla sınırlandığını belirtti.

Gürer, Ticaret Bakanlığı tarafından bütün ve parça dahil tavuk eti ihracatına getirilen sınırlamayı değerlendirerek, “Kırmızı et fiyatı artar, ithalat yapalım; tavuk fiyatı artar, ihracata sınırlama koyalım. Anlık uygulamalarla bu sorunlar çözülemez. Uygulanan yanlış politikalar bu sonuçları yaratmaktadır. Önce ülkeyi yöneten ve karar vericiler, kentten köye kesilmiş tavuk gidiyorsa, bu sürecin yanlışlığının farkına varıp gerekli düzenlemeleri sağlamalıdır” dedi.

2023’TE 381 BİN TON İHRACAT

CHP’li Gürer, “2023 yılında 381 bin 320 ton tavuk eti ihracatı yapıldı. 2024 yılının ilk 3 ayında ise 86 bin 633 ton dondurulmuş ve 2 bin 54 ton tavuk eti ihracatı yapıldı. Bu süreçte tavuk eti fiyatları hızla arttı. Tamamı kapalı alanda ve yemlerinin önemli bölümü ithal olan tavuklar 40-50 gün geçince kesime gidiyor. Ortalama 50 gün bakımı var. En önemli gider yem. Döviz ve yemdeki fiyat artışları tavuk fiyatlarını etkiyor” diye konuştu.

TAVUK ETTEN PAHALI

Gürer, “Tavuk eti ihracatının sınırlanmasının kısmi olarak fiyatlar üzerinde olumlu yansıması olacaktır. Bu konuda devamlılık ve sürdürebilirliği sağlayacak düzenlemelere gidilmelidir. Kırsalda tavuk yetiştiriciliği özendirilmelidir. Beyaz ve kırmızı et için fiyatların düşmesi giderlerin azalması ile olasıdır. Hayvancılıkta yem sorununa çözüm üretilmeden üretim maliyetinin artması önlenemez. Yem içinde ithal yerine yerli üretim artırılması sağlanmalıdır. 30 üzerinde GDO’lu yem ithal edeceğimize kırsalda küçük aile tipi işletmeciliğe özendirip mera hayvancılığı ve gezen tavuk üreticiliği yaygınlaştırılmalıdır” dedi.

GÜNÜN SÖZÜ

“Hayatta en acıklı şey, bir insanın problemin kendinden kaynaklandığını görememesidir.”

Yazının Devamını Oku

İklimi koruyan adil bir dönüşüm

2 Mayıs 2024
İklim ve çevre alanında çalışan sivil toplum kuruluşları olarak, iklim krizi ile mücadele ederken hem iklimi hem de işçileri koruyan adil bir dönüşüm talep ediyoruz. 

İklim krizinin sebep olduğu yıkıcı etkilerin sınırlandırılması için dünya çapında alınan önlemler üretim ve tüketim biçimlerini de değiştiriyor. Bu değişimlerin başında da fosil yakıtlara dayalı karbon yoğun iş kollarının dönüşmesi ve yeni istihdam alanlarının ortaya çıkması geliyor.

Türkiye kaçınılmaz olan bu değişim sürecinde adil dönüşüm planlarını hazırlamazsa; başta kömür, gaz ve petrol olmak üzere karbon yoğun sektörlerde çalışan işçilerin ve ailelerinin işsizlik ve zorunlu göç olmak üzere bir dizi sosyo-ekonomik sorunla baş başa kalma riski var.

Hazırlıksız, piyasa koşullarının insafına terk edilmiş, ani bir dönüşüm değil, aksine planlı ve adil bir dönüşümle, işçilerin taleplerini gözeten, insan onuruna yakışır, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan, iklime uyumlu ve dirençli işler yaratabilir ve hiç kimsenin zarar görmemesini sağlayabiliriz.

İmzacı kurumlar:

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ekosfer, İklim İçin 350 Derneği, İstanbul Politikalar Merkezi, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği, Greenpeace Akdeniz, TEMA Vakfı, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Yeşil Düşünce Derneği, Türetim Ekonomisi Derneği, Fosil Yakıtların Ötesi, Avrupa İklim Eylem Ağı, Yuvam Dünya Derneği, Mekanda Adalet Derneği.

GÜNÜN SÖZÜ

“Aptal politikacılar problem değildir, problem onları seçmekten vazgeçmeyen aptalların varlığıdır.”  V. For Vendetta

BİLİYOR MUSUNUZ

Yazının Devamını Oku

CHP belediyelerinin sayısı artınca sendikalar yarışta

1 Mayıs 2024
BEŞ yılın ardından toplanan ‘Çalışma Meclisi’ne temmuzda ara zam yapılıp yapılmayacağı merak edilen asgari ücret, hayat pahalılığı, esnek çalışma modeli ve iş güvencesi damgasını vurdu.

Hükümete yakınlığı ile bilinen Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın asgari ücret çıkışı dikkati çekti. Ücretin yetersizliğine vurgu yapan Arslan, ortalama ücret haline geldiğini ifade ederek Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısını “Kurumuş söğütten düdük olmaz” diye eleştirdi.

AK Partili belediyelerde örgütlü olan ve iş kolunda en fazla üyeye sahip Hizmet İş’in genel başkanı da olan Mahmut Arslan’ın asgari ücret eleştirisi ‘yerel seçimlerde birinci parti çıkan CHP’ye, el değiştiren belediyelere üstü kapalı mesaj ve üyelerini yitirmeme kaygısı’ olarak nitelendirildi. CHP’nin edindiği yeni belediyelerde çalışan emekçilerin yakın sürede sendika değiştirerek DİSK’e bağlı Genel-İş ile Türk-İş’e bağlı Belediye-İş’e üye olmaları kuvvetle muhtemel.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na emekçileri temsilen katılan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın ara artışa değinmemesi, salt ücret artışı ile zam yapan marketlerin 1 yıl kapatılmasını önermesi tabanda hoş karşılanmadı. Türk-İş’in inisiyatif alıp asgari ücrete ara zammı sürekli gündemde tutması gerekmez mi? Emekçilerin 9 ay daha 17 bin TL ile geçinmesi dayanılacak bir durum mudur? Türkiye’de çalışanların yüzde 40’ı asgari ücretli iken bu oran AB ülkelerinde yüzde 10 düzeyinde.

Bu durumda, işçi sendikaları konfederasyonlarının ‘asgari ücrete ara zam yarışı’nın erken başlaması dikkat çekiyor.

DİSK ve Hak-İş temmuzda ara zammın zorunluluğunu dile getirirken, Türk-İş hayat pahalılığı önlenmediği sürece ücrete yapılan zammın hemen eridiğini belirtip pahalılığa çözüm bulunmasını istiyor. Hükümet ara zamma kapıyı kapattığı için asgari ücret tartışmaları temmuza dek sürecek gibi.

Açlık sınırı dört ayda asgari ücreti solladı. Türk-İş’in nisan ayı verilerine göre dört kişilik ailenin açlık sınırı 17.725 TL’ye yükseldi. Böylece net 17 bin 2 TL olan asgari ücret dört ayda açlık sınırının gerisinde kaldı.  Şükrü KARAMAN

TAK SEPETİ KOLUNA...

YUNAN

Yazının Devamını Oku

Yunanlar bayram ediyor

30 Nisan 2024
Adalar açılınca Türk turist sayısı üçe katlandı

Antalya’da iki gün geçirirken turizm sektörünü notlarımıza almıştık. Aslında turizmde yapay zeka toplantısına gitmiştik. Ancak turizmde Yunanistan, adaları Türklere açınca epeyce para kazanmaya başlamış. Euronews’in haberine göre Yunan adalarına giden Türk turistlerin sayısı üçe katlandı. Türk turistler için 10 Yunanistan adasında hayata geçirilen kapıdan vize uygulaması başarılı olunca diğer Yunan adaları da kendilerine aynı ayrıcalığın tanınmasını istedi. Geçen yıl nisan ayının ilk 10 gününde Midilli’ye 390 turist giderken bu sayı şimdiden aynı dönem için 3 bin 800’e çıktı. Toplamda Sakız Adası, Samos, İstanköy ve Rodos’a giden Türk turist 2023’te 5 bin 969 iken şimdiden 20 bin 690’a ulaştı. Bu sonuçlar adaların alışveriş trafiğini artırdı ve Yunan ekonomisini canlandırdı. Oysa gidenler memnuniyetsizliklerini, konaklama açısından yaşadıkları sıkıntılarla dile getirdiler. Türkiye’de en ücra köşede bile 3-4 yıldızlı otellerde konaklama imkânı bulunurken söz konusu Yunan adalarında pansiyon dahi bulamadıklarını söylediler.

 10 DİLDE YAYIN

Oysa Türkiye turizmine baktığımız zaman 2023 yılında 57 milyon ziyaretçi ile global ölçekte 5’inci sıradayız. Buna yol açan faktörlerin gerek turizm tesislerimizin kalitesi gerek her şey dahil sistemini en iyi uygulayan ülke olması gerekse de yapılan tanıtımlar olduğunu düşünüyorum. Buna katkı sağlayan unsurlardan biri de 10 dilde (Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Arapça, İspanyolca, Çince, Japonca, Farsça) yayın yapan Tourism Journal internet haber sitesi. İstanbul’dan Antalya’ya yerleşen medya ve reklam sektöründen Yasemin Arslan ile turizmci Aşkın Koç’un kurduğu site turizm sektöründe dikkat çekiyor.

Tourism Journal haber sitesi bir yıl önce kuruldu. Bu kadar kısa süre içerisinde dünyanın birçok yerinden ziyaretçi alarak önemli bir yol kat etti ve Türk turizmine katkı sağladı. Antalya merkezli site sadece Antalya değil Türkiye’nin dört bir yanındaki turizm destinasyonlarını, sınırlarımızın dışına taşıyor. Önceki gün birinci yaşını kutladı Tourism Journal. Yüzlerce kişi katıldı bu mutlu güne. Kutlama Antalya’nın simgesi Aquairum’un çim terasında turizm sektörünün önde gelen isimleriyle gerçekleşti. Antalya Aquairum’un kapılarını, turizmin gelişmesine katkı veren Tourism Journal’a açan Genel Müdür İsmail Arık’ın katkılarını da unutmamak lazım. Dünyanın en büyük akvaryum tüneline sahip Antalya Aquairum kısa zamanda kendi içinde büyümüş ve yenilenmiş. Antalya’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin yüzde 10’u ziyaret ediyor, birbirinden farklı deniz canlılarını ve Atatürk başta olmak üzere dünyaca ünlü birçok ismin balmumu heykelini görme fırsatı yakalıyor...

Aquairum’u gerçekten kutlamak gerekiyor.

YAPAY ZEKA TURİZM ALANINA DA EL ATTI

Yazının Devamını Oku

Kamudaki ihmallerden dolayı ölümle sonuçlanan ilk dava sonuçlandı... Çorlu tren kazası kararı herkesten övgü aldı

26 Nisan 2024
SİZE bir örnek kararın 6 yıllık serüvenini elimizdeki notlara dayanarak anlatmak istiyoruz. Çünkü bu dava, kamuda emsal teşkil eden bir karar oldu.

Edirne’nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı’ya gitmek için hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu tren, 8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında 17.15’te raydan çıkarak devrildi. Kazada 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi yaralandı.

Pamukova’daki tren kazasından sonra bu kaza Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. Aileler Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD’nin yöneticilerine büyük tepki gösterdi.

Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunan TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde müdür olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği’nde Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Kazadan hemen sonra dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çoğu Uzunköprülü olan hayatını kaybedenlerin ailelerini Uzunköprü CHP İlçe Başkanı Özlem Becan’ın hazırladığı program ile ziyaret etti.

Dün sonuçlanan dava 6 yıl sürdü, 20 duruşma yapıldı.

İlk başlarda sahipsiz gibi gözüken kazazedeler ve aileler adalet nöbeti tuttular.

Kalabalık bir avukat grubu, basın ve siyasiler kazaya sahip çıkmaya başladı.

Aileler her duruşma öncesi davanın yapıldığı salona yürüdüler. Ailelere, gazetecilere ve avukatlara davalar açıldı.

Yazının Devamını Oku