Güzin Abla

Aldatan kim aldatılan kim

26 Şubat 2024
Çocuk doğduktan sonra eşimle cinsel olarak ilgilenemedim. O da bunu bahane edip beni aldattı. Bütün sorumluluğu bana yüklüyor. Böyle bir adamla evliliğe devam etmeli miyim, yoksa ayrılmalı mıyım?

Merhaba ben 29 yaşında bir kadınım, eşimle çok severek evlendik ama farklı kültürlerin insanlarıydık.

Sonra çocuğumuz oldu ve aramızdaki cinsel uyum bozuldu. Gurbette yaşadığım için, eşimin ailesiyle de anlaşamadığım için, eşim yoğun çalıştığı zamanlarda iş arkadaşıyla beni aldattı.

Ben eşim çok horladığı için uyuyamıyordum ve yataklarımızı ayırmıştık, bunu bahane etti. Küçük bir çocuğum vardı evde onunla tek başıma ilgilenmekten eşimle  ilgilenemiyordum.

O da bunlara dayanarak, geceleri evi otel gibi kullanıyordu. Benimle hemen hiç ilgilenmiyor, izinli olduğu zamanlarda sadece evde çocukla ilgileniyor ya da uyuyordu...

Ben bu ihaneti ortaya çıkardım. İki tarafın ailelerinin de haberi oldu ve “benim için çaba gösterirsen seni affedip, evliliğime devam edeceğim” dedim.

Buna rağmen, eşim bana karşı hiç çaba göstermedi. Ben de evdeki her şeyimi topladım, bebeğimle babamın evine geçtim. Şu an evde hiç eşyam yok, eşim de arkamdan ‘anlaşmalı boşanalım’ diye telefon açtı. Zina davası açmamam için bazı şartlar ileri sürdü.

Kabul etmeyince geçmişte anlattığım sırlarımı boşanma dilekçesine yazıp, koz olarak velayeti almak için ve zina konusunu açmamam için ortaya koydu. Sonra arayıp “geri dönüş olur mu, barışır mıyız” dedi.

Aslında ne yaptığını bilemiyorum tutarsız, yalancı ve her şey açığa çıktığı halde hâlâ ‘ilişki yaşamadım’ diye yalan söyleyip, inkar ediyor, ‘beni zinaya sen ittin’ diyor. Bütün sorumluluğu bana yüklüyor.

Yazının Devamını Oku

Boşanmak isteyen kadın olunca erkek gurur meselesi yapıyor

22 Şubat 2024
Boşanmak isteyen kadın olunca erkek bunu gurur meselesi yapıyor. İlk aklına gelen de kadını çocuklarıyla cezalandırmak oluyor.

Merhaba Güzin Abla, yazılarını okudukça kendime bir yol çizeyim diyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Benim de maalesef eşimle çok büyük sıkıntılarım var. 33 yaşındayım, 3 çocuğumuz var ve 15 senelik evliyim. Eşim çalışmıyor, üçüncü kez işi bıraktı son 4 senede, çünkü iş istediği gibi değilmiş…
Ben de çalışıyorum. 3 senedir beni her gün aşağılıyor, “Sen ne bicim annesin, sen ne biçim kadınsın, nasıl insansın” diye. Beni dövmüyor ama dili ile her gün aslında beni dövüyor.
Artık ciddi olarak boşanmayı düşünüyorum. Boşanma konusu, ayakları yere basan kadınlar için daha kolay deniliyor. Kadınlarımız çevre baskısından dolayı ayrılmaktan çekiniyor.
Büyük oğlum önceleri yanımdaydı. Bir şekilde oğlumu etkiledi. Hep beni kötülüyor, oğlum da onun etkisi altında kalıp benimle konuşmak bile istemiyor. Hepsi demiyorum elbette ama boşanmak isteyen kadın olunca erkek bunu gurur meselesi yapıyor. İlk aklına gelen de kadını çocuklarıyla cezalandırmak oluyor. Ne yapacağımı şaşırdım.
Bir yanım “boşan, kurtul” diyor ama bir yanım da “çocuklar ne olacak” diyor.
Abla bana bir yol göster. Yolumu kaybetmiş gibiyim.
◊ Rumuz: Sorun çocuklar

YANIT

Yazının Devamını Oku

Lisede arkadaşlarımın zorbalığına maruz kalıyorum

16 Şubat 2024
Liseye başladığım seneden bu yana sürekli arkadaşlarımın zorbalığına maruz kalıyorum. Beni neden dışladıklarını anlamak istiyorum. Çirkin olmam mı beni dışlamalarına neden? Yoksa başarısız olmam mı?

Merhaba Güzin Abla, ben 16 yaşında bir genç kızım.
Lise 2’nci sınıfa gidiyorum.
Bildiğiniz üzere, günümüzde artık okullarda gözle görülür şekilde bozulmalar var. Diğerlerini dışlama ya da zorbalık bunların başını çekiyor.
Şunu söylemesi bile bana inanılmaz bir utanç veriyor: Liseye başladığım seneden bu yana sürekli zorbalığa maruz kalıyorum...
Ben o arkadaşlara karşı içimde en ufak bir kin bile beslemezken, onlara hiçbir şekilde zarar vermezken, onlara karşı herhangi bir kötü davranışta bulunmamışken neden bu kadar benden tiksiniyorlar?
Beni sürekli dışlıyorlar?
Normalde sosyal faaliyetler olduğunda katılmak için içimde bir heves olurdu. Lakin bu heves şimdi benimle birlikte gitmiyor.

Yazının Devamını Oku

Ömrümün geri kalanını seninle geçirmek istiyorum

14 Şubat 2024
Sevgili Güzin Abla, bu hayatta en güzel duygulardan birinin sevmek ve sevilmek olduğunu hatırlatmak istiyorum. Sizden ricam 14 Şubat Sevgililer Günü’nde köşenizde bu yazımı yayımlamanız çünkü o gün canımın bir parçası sevgilime seslenmek istiyorum.

“Canım sevgilim, menekşem. Sen her şeyin en iyisini en güzelini hak ediyorsun. İyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın elleri öpülesi sevilesi kadınımsın. İçimdeki sevgi öyle büyük ki… Sana nasıl göstereceğimi bilemiyorum. Sen benim sevgilim, sen benim hayatımsın. Varlığın bana huzur, mutluluk ve güven veriyor. Seninleyken öyle mutluyum ki sanki sırtımda kanatlar var da uçarak yürüyorum gibi hissediyorum.
Yakında ilişkimizin 2’nci yılı dolacak acısıyla tatlısıyla birbirimize sarıldığımız, susarak sadece gözlerimizin içine bakarak, zaman hiç geçmesin dediğimiz, tartıştığımız, küstüğümüz anlarda her zaman kalbimizdeki o büyük sevgiyle doğru yolda ilerledik.
Gece yatarken seni düşünerek uyuyorum, sabah ilk seni düşünerek, kalbim çarparak kalkıyorum... Sokakta yürürken aklıma geldiğin her anda yüzümde kocaman gülümse oluşuyor.
Biliyorum böyle bir sevgi herkese nasip olmaz, şükür Rabbim bize böyle bir sevgi bahşetti.
Sen benim canım, sen benim meleğimsin, huzurum, sevincim, her şeyimsin.
Hep böyle kal, hep böyle kalalım sevgilim. Bana böyle duygular yaşattığın için sana çok teşekkür ediyorum.
Sevgililer Günümüz kutlu olsun, yanında değilim ama kalbim her zaman seninle. Yanında olup ellerini tutup gözlerinin içine baka baka seni seviyorum demeyi çok isterdim. İnşallah çok yakında bir araya geleceğiz ve o gün sımsıkı sarılıp kokunu içime çekeceğim. Ömrümün geri kalanını seninle geçirmek istiyorum.

Yazının Devamını Oku

Can dostunuzun isteğinin ne olduğunu biliyor muydunuz?

9 Şubat 2024
İnsanlar hayvanlarının öldüğünü görmemek için onları veterinerle baş başa bırakıp gidiyor. Ancak hayvanlarının onlara en çok son anlarda ihtiyaç duyduğunun farkında değiller…

Bilmem hiç duydunuz mu? Evcil hayvanların da ölmeden önce son bir istekleri olduğu ortaya çıktı.

Ancak bunu yalnızca yaşlı ve hasta hayvanları uyutan veterinerler biliyor.

Twitter kullanıcısı Jesse Dietrich, bir veteriner hekime işinin en zor kısmının ne olduğunu sordu. Uzman hiç tereddüt etmeden, kendisi için en zor şeyin yaşlı veya hasta hayvanların ölüm uykusuna dalmadan önce sahiplerini aradığını görmek olduğunu söyledi. Gerçek şu ki, hayvan sahiplerinin yüzde 90’ı ölmekte olan bir hayvanın bulunduğu odada bulunmak istemiyor.

İnsanlar hayvanlarının öldüğün görmemek için onları veterinerle baş başa bırakıp gidiyor.

Ancak hayvanlarının onlara en çok bu son anlarda ihtiyaç duyduğunun farkında değiller.

Veterinerler sahiplerinden sonuna kadar hayvanlara yakın durmalarını, patilerini tutmalarını istiyorlar ve ekliyorlar:

“Onların sizden önce ölmesi kaçınılmaz. Unutmayın ki siz onların hayatının merkeziydiniz. Zor da olsa vazgeçmeyin onlardan. Sevmedikleri bir yerde, yabancı biriyle aynı odada ölmelerine izin vermeyin. Son dakikalarında sahibinin yanlarında olmadığını görmek veterinerler için de çok acıdır. Ailelerinin onları terk ettiklerini sanıyorlar. Sonuçta ailelerinin tesellisine ihtiyaçları vardı.”

Veteriner hekimler hayvanların bu kadar korkmaması için ellerinden geleni yapıyor ama yavrucaklar için tamamen yabancılar.

Yazının Devamını Oku

Eşlerin boşanmamak için bahanesi hep çocuklar

5 Şubat 2024
Sevgisiz bir ortamda yetişen çocuk sulanmamış çiçek gibidir. Boşanmayıp çocuklar büyüdüklerinde onlara “Bu adama ya da kadına sizler için katlandım” deyip çocuklara vebal yüklemek ne kadar doğru olur ki?

Kadınların eşleri kendilerine iyi davranmadıklarında, geçimsizlik çıktığında “sırf çocuklarım için bu evliliği sürdürüyorum” demelerine inanmıyorum.

Kadınlar, acaba ayrıldıktan sonra karşılaşacakları hayat koşullarından korktukları için mi çocukları bahane ediyor...

Geçenlerde 23 yıllık evliliğini çocukları için sürdürdüğünü söyleyen bir kadının yazısı vardı köşenizde. Ya da bir başka mektupta eşiyle ailesi arasında kalmış biri yazmıştı size. Bu insanlar önce kendilerini sorgulamalılar.

Biri bir buçuk, diğeri altı aylık çocuklarına rağmen eşinden ayrılmayı göze alan bir kadın olarak, kızlarım bana büyüdüklerinde “iyi ki boşanmışsın anne” dediler.

Sevgisiz bir ortamda yetişen çocuk, sulanmamış çiçek gibidir.

Önemli olan eşlerin birbirlerine kötülememeleridir. Çünkü siz eş olarak anlaşamayabilirsiniz ama çocukların anne ve babalarının güvenine, sevgisine ihtiyaçı vardır.

Çocuklarımızın artılarımızla, eksilerimizle bizleri kendileri tanıyıp değerlendirmelerine fırsat verelim.

Boşanmayıp, çocuklar büyüdüklerinde onlara “Bu adama ya da kadına sizler için katlandım” deyip çocuklara vebal yüklemek ne kadar doğru olur ki.

Yazının Devamını Oku

Eşim ‘ya ben ya annen’ diyerek rest çekti

30 Ocak 2024
Annem hasta olduğu için bizde kalıyordu. Eşim onu her gün görmezden geldi. Sonunda ‘ya annen ya ben’ diye rest çekip evi terk etti.

Merhaba abla ben 30 yaşındayım, eşim 29 yaşında... Eşiyle ailesi arasında kalmış bir erkeğim.
Annemin birçok rahatsızlığı bulunuyor. Kalp, şeker, tansiyonu var ve ayak parmakları kesik.
Nişanlanmadan önce babam ve halamla konuştuk, “Annen senede bir defa size gelir. Hem 2-3 ay kalır hem doktora götürüp ilaçlarını ayarlarsınız hem de hasret giderirsiniz” diye. Çünkü ailemle aramızda bin kilometre mesafe var. Görev yaptığım yer çok uzak.
Eşim de bu düşüncemizi “Oralarda yalnız kalırım gelecek tabii, bana arkadaş olur. Ben bakarım tabii ki” diye onaylamıştı.
Evlendik. Sonra eşimin annesi ve babası geldi, 12 gün kaldı bizde. Üstüne aynı günlerde ablası ve yeğenleri geldi. 3 gün de onlar kaldı. Hepsine anne, baba, abla, arkadaş oldum. Param yoktu ağırlamaya, kredi çektim.
Ablam yurtdışına gidip vize yenileyip gelecekti. “Annem 2 ya da 3 ay sizde kalır, hasret giderirsiniz. İstemiyorsanız annemi de götüreyim” dedi. Eşim “olur mu gelecek tabii” dedi. Geldikleri gün ise surat yapmaya başladı. Babam 3 gün kalıp gitti.
Eşim, annemi her gün görmezlikten geldi. Üstelik söylenip durdu. “Kocası buraya attı gitti” dedi. “Sessiz ol bak duyar. Beni seviyorsan sus” dedim. Ama dinlemedi daha çok bağırdı ki annem duysun diye. Toplamda 40 gün kalabildi annem. “Git söyle anneni istemiyoruz. Ya ben ya annen” dedi.

Yazının Devamını Oku

Eşinin kıskançlığından yakınan kadına bilgilendirme

29 Ocak 2024
Epilepsi hastası eşinin kıskançlığından yakınan kadın okurunuzu okudum. Size bu alanda uzman bir psikiyatrın görüşlerine yer veren bir yazı gönderiyorum...

İyi günler Feyza hanım, 22 Ocak’ta epilepsi hastası bir kişinin, eşine dair kıskançlığıyla ilgili bir yazınız vardı.  Beni ilgilendiren bir konu olduğu için size bazı bilgiler vermek istedim. Epilepsi hastalarında psikiyatrik rahatsızlıklar sıklıkla görülmekte.

Bu şüphecilik, anskiyete olabiliyor… Yazı sahibi kadın, eşinin kıskançlığından şikayet ederken, bu konuyu bilmediği açıkça ortada.

Okurlarınız için daha bilgilendirici olması açısından, psikiyatrlardan da görüş alarak köşenizde bu konulardan bahsederseniz, daha faydalı olacağı kanısındayım.

İnsanlar olaylara bazen her şeyden bağımsız bakabiliyorlar ama bu tipte hastalıklarda birbiri içine geçmiş kompleks sorunlar olabiliyor.

Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.

Size bu alanda uzman bir psikiyatrın görüşlerine yer veren bir yazı gönderiyorum.

Dilerseniz okurlarınızı aydınlatmak için bu görüşlere köşenizde yer verebilirsiniz:

“Epileptik nöbet öncesinde, sırasında, sonrasında ve nöbetler arasında hemen her türlü psikiyatrik fenomene rastlıyoruz.

Yazının Devamını Oku